Ev Genci (NEET) Kavramı Nedir?
Türkiye’de son yıllarda sıkça duyulmaya başlayan bir terim var: ev gençleri. Birleşik Krallık’ta ortaya çıksada en yaygın kullanımı Japonya’da. NEET (Not in Education, Employment, or Training), ne eğitimde ne de istihdamda olan gençleri ifade ediyor. Bu bireyler genellikle üniversite mezunu ya da üniversiteyi bırakmış, iş piyasasına girmekte zorlanan, hatta bazen iş aramaktan bile vazgeçmiş gençler oluyor. Peki, neden böyle bir nesil ortaya çıktı?
Biraz geriye dönelim. Eğitim sistemimiz uzun yıllardır niş olmayan, yani piyasanın ihtiyaçlarından uzak bölümlerle dolup taşıyor. “Ne iş yaparsın?” sorusuna “Her işi yaparım” yanıtını veren bir nesil yetişti çünkü çoğu genç, üniversiteden mesleki bir donanımla değil, sadece bir diplomayla mezun oluyor. Üniversitelerde verilen eğitimler tekrarlayan, yüzeysel ve teorik kaldığından, gençler iş hayatına hazır olmadan mezun oluyorlar. Gerçek hayatta karşılarına çıkan beceri odaklı işler ise onlara öğretilmediği için sudan çıkmış balığa dönüyorlar.
İş dünyasına adım attıklarında ise başka bir gerçekle yüzleşiyorlar: Deneyim şartı! Çoğu işveren, mezuniyetten hemen sonra en az birkaç yıllık deneyim bekliyor. Peki, bu deneyim nasıl kazanılacak? İşte burada kısır döngü başlıyor. Deneyim olmadan iş yok, iş olmadan deneyim yok!
Bu yazıda Kolombiya’daki dijital göçebelik deneyimlerimden fotoğraflar kullanılmıştır.

Ev Gençlerinin Psikolojik Özellikleri Nelerdir?
Ev gençleri, genellikle umutsuzluk, kaygı ve özgüven eksikliği ile mücadele ederler. İş bulamama ya da iş arama sürecinde yaşanan zorluklar, zamanla bireyin kendini yetersiz ve değersiz hissetmesine yol açabilir. Toplumdan dışlanmış hissetmek, sosyal izolasyona ve bazen de depresyona neden olabilir.
Bunun yanı sıra, uzun süre eve kapanmak ve belirsiz bir gelecek kaygısı taşımak, motivasyon eksikliği ve erteleme alışkanlıklarını besleyebilir. Bu gençler çoğu zaman yeni şeyler denemekten korkar, çünkü başarısız olma ihtimali gözlerinde büyür. Ülkenin ekonomik durumu ortada iken beyhude çalışacak olmaları ve sonunda bir şey edinemeyecek hissetmeleri de onların haklı olarak işe ilgi duymamalarına sebep olur. Asgari ücretle bırak para biriktirmeyi, kirasını bile ödeyemeyeceğini bilirler çünkü Türkiye’nin %42’si asgari ücretle çalışıyor.

Ancak, psikolojik olarak bu döngüden çıkmak mümkündür. Küçük ama istikrarlı adımlarla bir beceri edinmek, üretmeye başlamak ve özellikle küçük başarıları fark edip kutlamak, bireyin kendine olan güvenini yeniden inşa etmesine yardımcı olabilir. Dijital dünyada adım atan birçok kişi, bu süreçle kendini keşfetmiş ve hayatını değiştirmiştir.
Ev Gençlerinin En Çok Yapmak İstediği Dijital İşler
Ev gençleri, kendi evlerinden çıkmadan veya bağımsız bir şekilde çalışabilecekleri işlere yönelmeye daha yatkınlar. Özellikle internetin sunduğu olanaklarla, düşük sermaye ve esnek çalışma saatleri sunan dijital meslekler onlar için cazip hale geliyor. Geleneksel işlerdeki uzun çalışma saatleri, düşük maaşlar ve belirsiz gelecek kaygısı, gençleri dijital dünyaya iten en önemli sebeplerden biri. Peki, ev gençleri en çok hangi dijital işlere yöneliyor?
Bazıları içerik üreticisi olarak YouTube, TikTok, Twitch veya Instagram gibi platformlarda kitlelerini oluşturarak gelir elde ederken, bazıları da kodlama, grafik tasarım veya çeviri gibi alanlarda freelance olarak çalışmayı tercih ediyor. Dijital pazarlama, sosyal medya yönetimi ve e-ticaret ise özellikle ilgi gören diğer alanlar arasında yer alıyor. Kendi becerilerine ve ilgi alanlarına göre bir yol çizen ev gençleri, bu işlerle gelir elde ederek kendi hayatlarını sürdürebilecekleri bir kariyer inşa edebiliyorlar.

Bunun sebebi ise çok açık. 16 yıl okul okuyup Lisans diploması olanlar sürünürken Twitch yayını açıp oyun oynayanlar hem ünlü hem zengin görünüyorlar. Aynı şey Youtuber veya diğer platformlarda influencer olanlar için de geçerli. Ancak, bu platformlara girenlerin yalnızca %5-10’u gerçekten sürdürülebilir bir gelir elde edebiliyor. Türkiye’deki izlenme başına gelirleri düşününce de %95 yine para kazanamıyor ve vazgeçiyor demek oluyor. Yani bu da bir çözüm değil ama kolay para ve şöhret gençlere bunu bir çıkış yolu gibi gösteriyor. Oysa bunlar da kolay olmayan ciddi emek ve psikolojik dayanlıklılık isteyen birer “meslek” grubu.
Benim önerim özellikle iletişimde çok güçlü yetişen bu neslin dijital işlere ve dil öğrenimine yönlendirilmesiyle -ki yeni neslin yabancı dil bilgisi okul dışı etmenlerle daha iyi durumda- daha iyi gelir kalemleri elde edebileceği yurt dışı kaynaklı işleri deneyim olarak elde edilebilir hale getirilmesi. Böyle bir durum ülkeye döviz sokabileceği gibi gençlere de yurt dışındaki istihdamı ülkeye getirmeleri ile daha refah düzeyi yüksek bir hayat getirebilir.
Peki bu meslekler nelerdir?

Dijital İşlerle Bağımsız Çalışma ve Geleceğin Meslekleri
Bu noktada geleneksel yollar yerine yeni çözümler üretmek şart. Artık dünya dijital ekonomiye kayıyor ve birçok iş fiziksel bir ofise ihtiyaç duymadan yapılabiliyor. Ev gençleri için de belki en doğru çıkış yolu dijital yeteneklerini geliştirmek ve global pazarlara açılmak!
Bugün dünyada milyonlarca kişi freelance çalışarak, dijital becerileri sayesinde uzaktan gelir elde ediyor. Peki, hangi alanlar bu dönüşüm için uygun?
- Yazılım Geliştirme (Kodlama, web geliştirme, mobil uygulamalar)
- Grafik ve Video Tasarım (Photoshop, After Effects, UI/UX tasarım)
- Dijital Pazarlama ve SEO (Sosyal medya yönetimi, reklamcılık, içerik yazımı)
- Online Eğitim ve Danışmanlık (E-kitap yazarlığı, çevrimiçi dersler)
- E-Ticaret ve Dropshipping (Amazon, Etsy, Shopify üzerinden ürün satışı)
- Çeviri ve Dil Hizmetleri (Freelance çevirmenlik, altyazı yazarlığı)
Şimdi yukarıdaki meslekler size muhtemelen bir şey ifade etmiyor olabilir. Çünkü her yerde bu tarz klasik sınıflandırmalar göreceksiniz. Daha spesifik giderek ev gençlerinin anlayacağı şekilde anlatayım;

Üniversitede yazılım okuduğunuzda neredeyse tüm yazılımı öğretir sonra seni dışarı koyarlar. Piyasaya girdiğinde yazılımın yüzlerce alanı olduğunu anlarsın. E şimdi en baştan yine bir alanı mı öğreneceğim diye endişelenirsin. Oysa kariyer böyle geliştirilmez.
Yazılım okuyan bir kişi -okumadan da öğrenilebilir- temel bilgileri aldıktan sonra bir yol seçmeli. Örneğin ben “yapay zeka” ile ilgilenmek istiyorum demelidir. Ama üniversitede hala ihtiyacı olmayan kısımları da sınavlarda sordukları için öğrenmek zorunda bırakarak gence mavi ekran hatası verdirirler ve nişini geliştirmek için mezuniyeti – bir de erkek ise askerliği- bekler.
Oysa kalan 3 yılını “yapay zeka” üzerine geçirirse, ilk yıl temelleri alır, ikinci yıl ise yapay zekanın da alt dallarından birini – örneğin yapay zeka asistanları- seçerek bu alanda deneyim kazanır. Son yılında ürünlerini çoktan üretmiş ve bu sayede uluslarası firmalardan staj kabulü bile almış olabilir.
Böyle bir dünya var evet.

Sonuç: Ev Gençlerine ve Ebeveynlerine Tavsiyem
Geleneksel işlerin aksine, bu alanlarda başlangıç için büyük bir sermaye ya da klasik “torpil” gerekmiyor. Dijital dünyada başarı tamamen beceri, üretkenlik ve istikrarlı çalışmaya bağlı.
Önerim şu: Eğer geleneksel iş piyasasında kendinize yer bulamıyorsanız ya da eğitim sistemi sizi geleceğe hazırlayamadıysa, bu çaresizlik değil, bir fırsattır! Kendi alanınızı kendiniz yaratabilirsiniz.
Dijital beceriler kazanarak, küresel iş gücünün bir parçası olabilir ve bağımsız bir kariyer oluşturabilirsiniz. Böylece ne eğitimde, ne istihdamda olma döngüsünü kırıp, kendi geleceğinizi şekillendirebilirsiniz.

Eskiden üniversite okuyan kişiler 1000 kişi ile yarışıyor ve hemen mezun olup yüksek kademelere geliyordu. Şimdi sınava 2.5 milyon kişi giriyor ve çocukların hepsinin başarılı olması bekleniyor. Bu yanlış. Eğitim sistemi size bir şey katmıyorsa yolunuzu kendiniz çizmelisiniz. Zor şartlarda derslere mi çalışsam, ek iş mi yapsam arasında gidip gelirken kaybettiğiniz yıllar da olabilir. Ev gençlerinin 4 milyonu aştığını okuduğum ve ayrıntılı bilgiler yer alan makaleyi de okuyabilirsiniz.
Doğrusu, bu bilginin ışığında liseden sonra bir yıl boyunca -ABD’deki “GAP year”- gibi gençlerin ne istediğini araştırması ve üniversiteleri daha bilinçli seçip, odaklı bir kariyer için oraları iyi kullanmalarıdır. Sonuçta üniversite sadece bir eğitim değil sosyalleşme ve kişisel gelişim yeridir de.
Unutmayın, dünya artık değişiyor ve önemli olan bu değişime ayak uydurmak! Kendi adıma hayalim, ev gençlerine aylık online kamplar ile uygulamalı iş fikirlerini öğretmek. Çok da uzak olmayan bir gelecekte bu adımı atarak bir şeyleri değiştireceğime inanıyorum.