Türkiye’den Dijital Göçebeliğe Adım Atanlar Artışta
Dijital göçebelik dendi mi akla hemen Tayland sahilleri, Bali’de hindistan cevizi suyu içerek laptop’a bakmak ya da Avrupa kafelerinde kahve yudumlarken e-postalara cevap vermek geliyor. Ama gerçek şu ki, bu hayatı gerçekten yaşamak için coğrafyanın ötesinde bir dönüşüm gerekiyor. Özellikle Türkiye’den dijital göçebe olmaya karar verdiyseniz, avantajlar kadar zorluklar da sizi bekliyor. Hadi bunlara bir bakalım.
Bu yazıda Brezilya’daki dijital göçebelik serüvenimden fotoğraflar yer almaktadır.

Avantajlar: Neden Dijital Göçebelik Şahane Bir Fikir?
1. Döviz Kazanma Fırsatı
İlk olarak, TL ile kazanıp yaşamaya alışkan birisi için dövizle gelir elde etmek resmen level atlamak gibi. Dolar, Euro, hatta bazen pound kazanmak, döviz kurlarında sert dalgalanmalar yaşanan bir ülkeden çıkan biri için büyük bir nefes alma alanı sunuyor.
Tabii denklemi de doğru anlamak lazım. Gittiğimiz ülkelerde sürekli olarak TL karşılığını hesaplama alışkanlığı üstümüzden atamadığımız bir şey. Dijital göçebe iken dövizle kazanırsan dolar karşılığı şeklinde bakmak daha kolay oluyor. Çünkü turistik yörelerde sana dolar karşılığını da söylediklerinde cebinden aylığının kaçta kaçı gidecek görebiliyorsun.
Döviz kazanma şartı elbette yok. Döviz karşılığı kafi bir Türk Lirası gelirin varsa o da senin için yeterli olacaktır. Ama bir dijital göçebe uluslararası alanlardan gelir elde etmenin yollarını çözdüğünde her şey daha keyifli olmakta.

2. Konum Bağımsız Yaşam
Dilediğin yerden çalışabilmek büyük bir özgürlük. Bugün Lizbon’da, yarın Bangkok’ta, bir hafta sonra Arjantin’de olmak teoride mümkün. Tabii pasaportunun vizesiz geçerli olduğu yerleri iyi bilmek gerek. Bunun için en güzel kaynak bana göre “Pasaport Index” adlı web sitesi. Burada Türk vatandaşlarının vizesiz, kapıda vizeli, online vizeli yada konsolosluk vizeli olarak girebileceği ülkeleri görebiliyorsunuz. Yabancı bir arkadaş edindiysen iki pasaportu yan yana koyup ikinizin vizesine de uyan yerleri dahi seçebiliyorsunuz.
Konum bağımsızlığı sadece Türkiye’den gitmek de değil. Türkiye içerisinde de dijital göçebelik mümkün. Daha geniş anlamda konum bağımsızlığı çalışma ortamının belirli bir ofise bağlı olmamasını daha çok karşılıyor. Her gün gidiş dönüş toplam iki saat yol yapan biri 40 yıl çalıştığında (15 gün yıllık izin ve haftasonları tatil) 328 gününü trafikte geçirmiş oluyor.
“Ölüm döşeğindesin, azrail geldi ve dedi ki tüm mal varlığını vereceksin ama sana bir yıl daha ömür vereceğim.” Hikayenin gerisi tercihlerinize kalmış.

3. Farklı Kültürlerle Tanışma
Farklı toplumlarla iç içe olmak, yeni insanlar tanımak, gözlemler yapmak ufkunu açıyor. Mesela Japonya’ya gidip dakiklik konusunda ezber bozan bir deneyim yaşayabilir ya da Latin Amerika’da hayatın bu kadar rahat akması karşısında şaşkına dönebilirsin. Tabii Latin Amerika’ya giden bir Türk olarak buna rahat akması yerine uzun bir süre “gevşeklik” demiştim. Bu kadar yavaş bir yaşam bizim kodlarımıza biraz ters geldiği için ilk 6 aylık süreçte bu ritme alışmak işkence olmuştu. Şimdi ise onlar gibi yaşıyorum artık.
Farklı kültürle tanışma olayı dijital göçebeler için biraz farklı bir durum. Dijital göçebe tatile çıkan turist gibi her gün bir aktiviteye gitmez. İki günde bir şehir de değiştirmez. Tabii bunlar kişisel tercihler için bazen değişebilir olsa da genel olarak en az birkaç hafta ile birkaç ay boyunca aynı bölgede yaşar. Kültür neticede iki tane meşhur yemek yiyip, turistik noktalarda fotoğraf çekilmek değil. Yerel dilden birkaç kelime öğrenmek, komşularını gözlemlemek, gündelik hayatın rutinlerini anlamak, en çok dinlenen şarkılarını tanımak ve kendi kültürel kodumuzda fazlasıyla olan kısa müdavimlikler edinmek asıl olarak kültürün bir parçası. Dijital göçebelik bunu mümkün kılıyor.

4. Daha Düşük Yaşam Maliyeti
Eğer Türkiye’de yaşarken belli bir hayat standardını sürdürebilmek gittikçe zorlaşıyorsa, dövizle kazanıp yaşama maliyeti düşük ülkelere gitmek çok mantıklı olabilir. Tayland, Endonezya, Kolombiya gibi yerlerde döviz kazandığında hayat bir anda lüks hale gelebilir.
Şöyle söyleyim İstanbul’da ev kirası ve elektrik, su, doğalgaz gibi temel giderler için ödediğin aylık gideri kazanabilirsen en az 80 ülkede yerde dijital göçebelik yapabilirsin. Buna İstanbul’daki yeme-içme, yol, sosyal yaşam maliyetini katmadım bile.

Zorluklar: Peki Kolay Mı Sandın?
1. Vize ve Pasaport Sorunsalı
Bir Alman pasaportu olan birinin 180 ülkeye vizesiz gidebildiğini düşününce bizler için durum biraz dramatik. “Vize alabilir miyim?”, “Kaç gün sürecek?”, “Banka hesabım yeterince güçlü görünüyor mu?” gibi sorularla boğuşmak, tam serbestlik hissini birazcık gölgeliyor.
Tabii Türk pasaportunun da vize almadan yada kolay vize alarak gezebildiği 100 civarı ülke bulunuyor. Arka planda gelir seviyesini ve yurtdışında yaşam düzenini oturttuğunda diğer ülkelere vize almak da kolaylaşıyor.

2. Vergi ve Hukuki Meseleler
“Vergimi nereye ödeyeceğim?”, “Yasal olarak hangi ülkede çalışıyor görünüyorum?” gibi sorular bir noktada karşına çıkacak. Hele ki Türkiye’de bir banka hesabın var ve döviz gelirin oraya yatıyorsa, Maliye’nin bir noktada “Hop sen ne yapıyorsun?” deme ihtimali her zaman var. Çünkü vergi ödevi kanunen yapmamız gereken bir ödev.
Dijital göçebeler Türkiye’de hiç yaşamadıkları halde ve Türkiye’den kazanmadıkları halde ekstra bir ödeme yapmamak için vergi avantajı olan bir ülkede hesap açıp, gelirini de o hesaba yönlendirip yurtdışında kartıyla kullanıyorlar. Tabii gönül isterdi ki vergi avantajlarımız olsa ve harcayana kadar Türkiye’deki hesabımıza döviz soksak ve o hacim ile ülkemiz de kazansa ama ne yazık ki kişiler emeğini korumak için başka yollar tercih edebiliyor.

3. Sosyal Hayattan Kopma Riski
Dünyayı gezmek harika ama yanında sevdiklerin olmadığında bazen eksik hissedebilirsin. Dost meclislerinden uzak kalmak, “Abi bizim mahalle eskisi gibi değil” muhabbetlerini kaçırmak ya da aile toplantılarında “Sen nerelerdesin bakayım?” sorularına maruz kalmamak bir yanıyla iyi, bir yanıyla buruk olabilir.
Birçok arkadaşlıklarınız iletişimsizlik sebebiyle durma noktasına gelebiliyor. Gözden ırak olan gönülden de ıraklaşıyor. Bir de üstüne “ya orada saat kaç bilmediğim için arayamadım” gibi yalandan bahanelerle karşılacaksınız. Oysa olay çok basit; google aç > -bulunduğun ülke-‘de saat kaç > WhatsApp’a gir ve arama tuşuna bas.

4. Disiplin ve Öz Motivasyon
Dünyanın en güzel sahilinde oturuyor olmak, o Excel dosyasını doldurmanı gereksiz kılmaz. “Bugün çalışmasam da olur ya” hissi seni çabuk yakalayabilir. Disiplini oturtmak ve kendi işini zamanında bitirmek kritik.
Dijital göçebeliğe ilk adım atan herkes tatile gidiyormuş gibi yola çıkıyor. Bunu yenmenin en güzel yolu bu yola çıkarken şunu kabul etmek: “Ben yurtdışına taşınıyorum”. İşte o zaman nasılsa buradayım diyerek görmek istediklerinizi zamana yayabilirsiniz. Zor ama imkansız değil.

5. Yabancı Dil
İlkokulda İngilizce öğretmeye başlıyorlar, ortaokulda baştan alıyorlar, lisede yine baştan alıyorlar, üniversitede yine en baştan alıyorlar. Türkiye’de İngilizce öğretimi bir türlü konuya giremeyen aptal aşıkla muhattap olmak gibi. Sadede asla gelemiyoruz. Bu kişiler temelini öğrenmeye çalışmaktan konuşma safhasına asla gelemiyor. İngilizce öğrenecekseniz size bir bebeğin öğrenmesi gibi öğreten bir yapı inşa etmeniz gerekiyor. (Bunu yapay zeka ile nasıl yapabileceğinizi Youtube Kanalımda anlatacağım).
Türkiye’den dünyayı dijital göçebe olarak dolaşmaya çıkacak olan bir kişi özel olarak kendini geliştirmediyse, öğrenci değişim programları ile yurtdışına çıkmadıysa oldukça zor bir sürece dahil olacak. Tabii yapay zeka ve google çeviri gibi araçlarla bu sorun büyük oranda çözülebiliyor. Bahsettiğim zorluk nasılsa dil bilmiyorum diyerek özgüvensiz ve kendini çekerek oradaki yaşamı kendine zehir etme potansiyelinden bahsediyorum.

Sonuç: Dijital Göçebe Olmaya Değer Mi?
Dijital göçebelik, bazıları için bir hayal bazıları için bir yaşam biçimi. Eğer işini internet üzerinden yürütebiliyorsan ve biraz cesaretin varsa, dünyayı ofisin yapmak mükemmel bir deneyim olabilir. Ama her işin olduğu gibi bu hayatın da avantajları kadar dezavantajları var. Planlı olmak, riskleri iyi hesaplamak ve bütçeni iyi yönetmek uzun vadede bu yaşam tarzını sürdürebilmenin anahtarlı.
Yani olay sadece hindistan cevizli smoothie yudumlamak değil, arada tabelası sadece Çince olan bir sokakta kaybolmaya da hazır olmalısın!
Son olarak herkesin aklına bir şeyi reddetmek için sorular ve bahaneler gelen bir ülke olduğumuz için şunu da eklemek istiyorum. Sağlık sigortanı ve emeklilik haklarını kendin ödeyerek de elde edebilirsin. Bir de bana göre dijital göçebelik ömür boyu yapılma zorunluluğu olan bir şey değil. Ama 18-50 yaşları arası için yaşamanın en keyifli hali diyebilirim.
Nasıl yapacağını ve nereden başlayacağını öğrenmek için kişiselleştirilmiş bir danışmanlık alarak sana uygun dijital göçebe hayatına dair sorularının cevaplarını alabilirsin.